Hadise, 2 Eylül gecesi, Seyhan ilçesi Gökçeler Mahallesi 1002 Sokak’ta meydana geldi. 2 çocuklu Fikriye-Hakan Özbek çifti, teze göre kıskançlık nedeniyle tartıştı. Tartışma sırasında eşinin kendisini darbettiğini öne süren Fikriye Özbek (28), Hakan Özbek’e(33) pompalı tüfek ile ateş açtı. 

Özbek, göğsüne isabet eden saçmalarla yere yığılırken, silah sesini duyan komşuların ihbarı üzerine meskene polis ve sıhhat takımı sevk edildi. Hakan Özbek’in ömrünü yitirdiği belirlenirken, genç bayan gözaltına alındı. Yakınlarına, “Ben öldürmeseydim o beni öldürecekti” dediği öğrenilen ve polisteki sorgusunda öldürme amaçlı ateş etmediğini söyleyen Fikriye Özbek, sevk edildiği adliyede, tutuklandı.

‘VÜCUDUMDA SİGARA SÖNDÜRDÜ’

Demirören Haber Ajansı(DHA) Fikriye Özbek’in, tabirine ulaştı. Eşi Hakan Özbek’in alkol bağımlısı olduğunu, zaman vakit da uyuşturucu hap kullandığını anlatan Fikriye Özbek, tabirinde, “Eşim beni sık sık tekme tokatlarla hatta kemer ile döverdi. 2017 yılı içerisinde eşim beni kıskandığı gerekçesiyle dövdü ve içtiği sigarayı sol kolumun omuza yakın bölgesi ile dirsek altına bastı. Sigara bastığı yerlerin izleri hala belirli. Beni konuttan çıkarmadığı ve korktuğum için hastaneye gidemedim. Bu hadiseden sonra eşim yağma vakasına karıştığı için cezaevine girdi, Covid-19 sebebiyle cezaevinden nisan ayında tahliye oldu” dedi.

‘ÇOK HOŞ OLMUŞSUN, YÜZÜNÜ YAKACAĞIM’

Hadiseden 15 gün evvel eşinin alkollüyken kendisini darbettiğini ve komşuları tarafından kurtarıldığını anlatan 2 çocuk annesi, şunları kaydetti:

“30 Ağustos günü 2 çocuğumuzun sünnet düğününü yaptık. Bu düğünde elbise giymiştim. Eşim arkadaşlarıyla düğün boyunca alkol almıştı. Düğün bitip, herkes dağıldıktan sonra konutumuza geçip uyuduk. Gece saatlerinde yatağımda uyuduğum sırada eşim ayağıma tekme atarak beni uyandırdı ve bana ‘kalk bana yemek hazırla’ dedi. Ben de kalktım mutfakta eşime yemek hazırlamaya başladım. Bu sırada eşim bana, ‘Düğünde elbise giymiştin, çok hoş olmuştun, sana kimler bakmıştır, … üzere giyinmişsin’ dedi. Akabinde mutfakta bir sandalyeye oturttu ve kendi atletini yırtarak, beni sandalyeye bağladı. Ağzımı da tıpkı atletin modülüyle kapattı. Daha sonra ‘Senin yüzünü yakacağım, kimse sana artık bakamayacak’ dedi. Akabinde ocağın üzerine bir tava koyup, tavaya da yağ döktü ve ocağı yaktı. Bu sırada çok korkmuştum. Nefes alamamaya başladım. Bunun üzerine ağzımdaki bezi çözdü. Ellerimi de ben çözdüm.” 

‘HADİ BENİ VUR’

Vaka gecesi saat 01.30 sıralarında ise alkollü olduğunu belirttiği eşinin tüfeği kendisine doğrulttuktan sonra ‘Şimdi senin ayağına sıkacağım’ dediğini, korkuyla sandalyenin ardına saklandığını tabir eden Fikriye Özbek, “Ben sandalyenin ardına saklanınca, ‘Burada değil seni annenlerin önünde kafana sıkıp, öldüreceğim’ dedi. Saçımdan tutup, beni duvara sıkıştırıp elinde bulunan tüfeği elime zorla tutuşturdu. Tüfeği almamaya çalışsam da ‘Tutacaksın’ deyip, eliyle başımı sert bir biçimde duvara yasladı. Bu sırada tüfeği elime tutuşturdu. ‘Ben ölmek istiyorum, haydi beni vur, ben cezaevinde yattım, sen de yat da gör’ diyerek, tüfeğin namlusunu evvel kendi alnına dayadı. Tüfeğin namlusunu zorla çektim. Lakin zorla tüfeğin namlusunu havaya kaldırıp, ‘Tüfeği bu biçimde bana tut, ben bu tüfeğin her şeyini biliyorum. Çocuklarımın ölüsünü öpeyim ki, bu tüfeği tek bir hareketle patlatırım’ dedi. Ben eşim ile duvar ortasındaydım. Ortamızda bir metre uzaklık yoktu. Eşim gözü dönmüş bir formda hakaretler ederken, tüfeğin namlusuna bir kez vurdu. Eşimin benimle dalga geçtiğini düşündüm. Lakin ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Tekrar sol eliyle tüfeğin namlusuna ikinci sefer vurdu. Akabinde ‘hadi lan’ deyip, namlusuna üçüncü defa vurunca tüfek birden ateş aldı. Eşim göğsünün sol tarafından yaralandı. Tüfek patladığı sırada benim elimdeydi. Fakat elim tetikte değildi” diye konuştu.

AİLE İÇİ ŞİDDET SINIRI’NI ARAMIŞ

Daha evvel yaşadığı darp hadiselerinden birinde 183 Aile İçi Şiddet Sınırı’nı aradığını anlatan Özbek, “Görevlilere ‘eşimden daima şiddet gördüğümü, korktuğumu ne yapmam gerektiğini’ sordum. Onlar da bana ‘Korkarak bir şey elde edemezsin’ dediler. Bu sırada eşim telefonu aldı ve çizgideki bayan misyonlu ile tartıştı. Daha sonra bana geri verdi. Telefondaki vazifeli, eşimin yanımda ve sıkıntı durumda olduğumu anlayınca ‘Sana polis göndereceğim, istiyorsan ‘evet de’ dedi. Ben de ‘evet’ dedim ve telefonu kapattık. Eşim polislerin geldiğini anlamış olmalı ki bana ‘Polisler gelir de onlarla gidersen, bir daha bu konuta gelemezsin, ailene zarar veririm’ dedi. Polisler geldi. Eşimin telaffuzlarından korktuğum için ‘Şikayetçi değilim’ dedim. Bunun üzerine polisler konutumuzdan ayrıldılar” dedi.

‘CİNAYET KUŞKUSU ÇEKMEYE ÇALIŞILMIŞ BİR İNTİHAR’

Fikriye Özbek’in avukatı Sevil Aracı Bek ise müvekkilinin vücudunda hala darp izleri olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Zaten dört yıl cezaevinde kalmış. Tahliyeden sonra psikolojisi de oldukça bozukmuş, daima ağır şiddet uyguluyormuş. Sebepsiz, gereksiz kıskançlıklar… Hafifletici sebebin ötesinde aslında Fikriye’nin hadiseye dahiliyeti bile yok. Zorla eline tutuşturulan bir silah var. Kendisinin onu öldürme üzere bir niyeti, dileği, fiili yok. Büsbütün adamın yaptığı baskı üzerine kendi eline tutuşturulan tüfeğin patlamasıyla gerçekleşmiş bir hadise var. Aslında bu bir intihar. ‘Biraz cinayet kuşkusu çekmeye çalışılmış bir intihar’ diye düşünüyoruz. Biz şayet bunu ispatlayabilirsek Fikriye’nin zati hiç ceza almaması lazım. Bu ispatlanamasa dahi, onun yıllardır gördüğü eziyetler ve şiddet, bu hadiselerin sonucunda kendi canını kurtarma derdiyle hareket etmesi bile yasal müdafaa kapsamında ele alınması gerekir. Tetiği o çekmiş olsa bile yasal müdafaadır diye düşünüyoruz. Biz ceza almaması gerektiğini düşünüyoruz” biçiminde konuştu.