Bir endişenin üzerine gitmek için o kaygıyı tanımamız ve kaygının varlığını kabul etmemiz gerekir. Yakınlık korkusu birçok insanın yaşadığı lakin birçoğunun da farkında olmadığı bir ömür tecrübesidir. Bazen toplumsal fobi olarak da isimlendirilen yakınlık endişesinin duygusal yahut fizikî bir münasebet tecrübesinden kendini uzak tutma olarak tanımlanabileceğini söyleyen DoktorTakvimi.com uzmanlarından Uzm. Kl. Psk. Yücel Tuluk, yakınlık korkusunu aşmanın yollarını anlatıyor.

Endişenin nedeni geçmiş olabilir

Uzm. Kl. Psk. Tuluk, yakınlık korkusu yaşayan bireylerin ekseriyetle bir yanının yakınlık kurmak istediğinin, hatta yakınlık göstermeye dair ağır düşünsel fantezileri olabileceğinin altını çiziyor. Lakin kişinin, birden fazla vakit başkalarından uzaklaştığına, hatta bağlarını sabote ettiği ilişkisel bir tecrübe yaşayabileceğine dikkat çeken Uzm. Kl. Psk. Tuluk, “İlişkilerde yaşanan yakınlık korkusu bazen travmatik bir olaya bağlı olarak ortaya çıksa da çoklukla hayatın birinci yıllarında çevresel ve yaşamsal tecrübeler ile oluşan bir kişilik uzantısıdır.  Geçmiş ömür tecrübelerinin şimdiki yaşama tesiri çok büyüktür. Lakin bu durumun bu halde devam etmesi gerekmiyor. Biraz gayret sarf ederek geçmişi anlamak için çalışabilir, gereksinimlerinizi tanımlamanın ve iletmenin daha fonksiyonel yollarını oluşturabilirsiniz. Sonuç olarak tatmin edici, samimi bağlantılar yaşayabilirsiniz.”

Uzm. Kl. Psk. Tuluk, yakınlık korkusu yaşayan şahıslara tekliflerini şöyle sıralıyor;

İnsanları kendinizden neden uzak tuttuğunuzu keşfedin: İnsanları duygusal olarak kendinizden uzak tutmanızın farklı nedenleri olabilir. Örneğin; geçmişte yaşadığınız ve hayal kırıklığına sebep olan ilgi tecrübeleriniz, yakınlıktan mahrum bir aile ortamında büyümeniz, otoriter ebeveyn tavırları ya da özerklik gelişiminin desteklenmemesi üzere nedenlerle beşerlerle yakınlaşmıyor olabilirsiniz. Sebep ne olursa olsun sağlıklı bir biçimde ilerleyebilmek için bu durumu çözmeniz gerekir. 

Hislerinize yakın olun ve kendinizi ifşa edin: Bunu yapıyor olmak muhtemelen başta biraz rahatsız ve bu duruma sizi yabancı hissettirecektir. Bunu bir antrenman olarak düşünebilirsiniz. Size en kolay gelen yerden başlayın. Örneğin birisi size “Nasılsın” dediğinde “İyiyim” demek yerine “Bugün biraz canım sıkkın ya da biraz dertli hissediyorum” diyebilirsiniz.

Bağlantılarınıza öncelik verin: Şayet yakınlaşma korkusu yaşıyorsanız muhtemelen zamansal alanınız öbür işlerle doludur. İşinize ağırlaşmış olabilirsiniz ya da size zevk veren ferdi hobilerin peşindesinizdir. Hatta kendinizi bir spor koluna adamış dahi olabilirsiniz. İlgiler, memnun ve çok taraflı bir hayata sahip olmak için merkezi bir ehemmiyete sahiptir. Odağınızı alabildiğince ilgilerinize çekmeyi deneyin. 

Bağlantılarınızda fizikî teması arttırın: Bağlantınıza ve oburlarının münasebetlerine bir göz atın. Güçlü ve duygusal bağlara sahip beşerler birbirlerine dokunur. Duygusal yakınlığı daima olarak biraz arttırmak için birbirinize dokunmak ve itimat oluşturmak gerekir. Abartılı ve gerçekçi olmayan temaslardan uzak durun. Zira iki kişi ortasındaki yakınlık kaybolduğunda ve ortaya duvarlar örüldüğünde bu durumların üstesinden gelmek daha da zorlaşır. 

Bir uzmandan takviye alın: Bir oburuyla kurmuş olduğunuz alaka dünya ve kendinizle kurduğunuz alakanın bir yansımasıdır. Hayatla daha güçlü bağlar kurmak için geçmiş hayatınızı anlamalı ve kendi gerçekliğinizi tekrar inşa etmelisiniz. Bu kazanım için en iyi yollardan biri psikoterapi dayanağı almaktır. Unutmayın, bozuk bir sistemle yol almaya çalışmak hayatta birçok fırsat kaçırmanıza sebep olabilir.