Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sıhhati ve Hastalıkları Öğretim Üyesi ve Bilim Heyeti Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Ulusal Eğitim Bakanlığı’nca çevrim içi düzenlenen ‘Küresel salgın periyodunda çocukların ruh ve vücut sağlığı’ bahisli programda velilerin sorularını cevapladı. Prof. Dr. Kara, koronavirüs salgınında çocuklarda bulaş suratının artmasıyla ilgili soru üzerine, bulaş suratında artış olduğunu; lakin çocuklarda ayrıyeten artışın kelam konusu olmadığını söyledi. Kara, “Çocuklarımızın bu hastalıktan etkilenme oranları çok düşük. Bu hastalığın çocuklarımızda sorun yaratma ihtimali çok düşük; ancak toplum içerisindeki sayılarımız çok büyüyünce istesek de istemesek de hasta olan çocuklarla müsabakaya başlıyoruz. Çocuklarımız da virüsü alabiliyorlar ve virüsü aldıkları halde de taşıyabiliyorlar. Burada kıymetli olan, bizim kurallarımızı koyarak, çocuklarımızı okula devam ettirip, okullarımızı mümkün olduğu kadar açık tutmamız” diye konuştu.

‘KAYBETTİĞİMİZ ÇOCUKLARIMIZ VAR’

Prof. Dr. Kara, bugüne kadar virüsün çocuklara geçişinin mesken kaynaklı olduğunu belirterek, “Evlerde şayet en ufak bir hastalığı olan kişi olduğu anda, biz o çocuğu okula göndermeyip de test yapıp sonucu negatif çıkıyorsa ondan sonra gönderirsek okullara geçiş mümkünlüğünü çok önemli manada azaltmış oluruz. Çok büyük bir muvaffakiyet sağlarız. Çocuklarda virüsü alıp da bizi çok korkutan bir tablo yok; lakin etkilenen çocuklarımız var, kaybettiğimiz çocuklarımız var; lakin sayılarımız neyse ki çok çok az. Çocuklarımızı korumak için bizim elimizden geleni yapmamız gerekiyor; fakat okulu açık tutabilmek için daima birlikte hareket etmemiz, toplum olarak daima birlikte olmamız lazım. Çocuklarımıza ekstra bir ihtimam göstermemiz gerekiyor” dedi.

‘ÇOCUKLARDA AŞILAMAYA BAŞLAMA TARAFINA GELDİK’

Prof. Dr. Kara, çocukların aşılanıp aşılanmayacağı konusuna ait, “Aşıların çok inançlı olmasını istiyoruz. ‘Çok güvenli’ derken de milyon dozlar uygulansa bile istenmeyen yan tesirleri olmasın, olabilecekse de yan tesirleri çok az olsun, diye düşünüyoruz. Yetişkinleri bu süreçte öğrenme basamağında kullandık. Baktık ki onlarda her şey olumlu gidiyor, rastgele bir kasvet yok, bundan sonra artık çocuklarda uygulanabilir tarafa hakikat geldik. Dünyada kimi çalışmalarda 12 yaşın üstünde koruyuculuğunu gördük. Artık 6 ay ile 12 yaş ortası bilgileri görmeye başladık. Bizim ülkemizde de buna yönelik kıymetlendirme ve çalışmalarımız var. Bu türlü olunca da çocuklarda aşılamaya başlama tarafına yanlışsız kayacağız” diye konuştu.

‘HAVALANDIRMA VE MASKE İLE SIFIR RİSK’

Prof. Dr. Kara, okulda ve sınıflarda maskelerin çıkarılması konusuna ait ise “Eğer kapalı bir alanda siz 4-5 dakika kalacaksanız ve aranızdaki arayı koruyabiliyorsanız çok büyük bir düşüncemiz yok. Müddet biraz uzuyorsa 10 dakikalara geliyorsa risk başlıyor. Havalandırırsak bu müddet 30 dakikalara kadar uzar; lakin havalandırma artı maske dediğimiz anda sıfır riske geliyoruz. Ortalarda değişimli olarak kısa müddetlerle maskeyi çıkarabiliriz. Bu aktiviteler için olabilir, yüz ve mimiklerle oyun için olabilir; fakat tıpkı anda olmamasına ihtimam göstermek lazım. Biz çocuklarımız için aslında sıfır risk istiyoruz. O nedenle de mümkün oldukları kadar maskeli olmaları, dönüşümlü olması, sayıların kısıtlanması bunlar çok büyük avantajlar” dedi.

‘2-3 GÜN EVVEL YAYGIN BULAŞTIRICILIK BAŞLIYOR’

Pek çok hastalıkta şikayet başladığında en yüksek bulaştırıcılığın başladığını belirten Kara, “SARS-CoV-2 dediğimiz bu virüs ve Covid dediğimiz bu hastalıkta şikayetler başlamadan 2 ile 3 gün evvel çok önemli manada yaygın bulaştırıcılık başlıyor. Tahminen bugün virüsü taşıyor olabilirsin etrafa saçıyor olabilirsin; lakin 2 gün sonra fark edeceksin yahut hiç fark etmeyebilirsin. O nedenle etrafında yakınında uzağında rastgele bir kişi varsa açık havada da olsa maske takalım. Sokaktaysak, şehirdeysek, karşımızdan gelen bir kişi varsa hem onun sıhhati için hem de onda olabilecek virüsün bana geçmemesi için maske takmak lazım. Virüsü taşıyan kişi maskeyi takarsa aktiflik yüzde 75. Hem o kişi hem karşısındaki maskeyi takarsa etkinlikler neredeyse yüzde 98-99. Hele bir de aralığa dikkat ediyorsa ortam havalanıyorsa risk sıfıra iniyor. O nedenle maske çok çok kıymetli lakin daha kıymetlisi ara ona da lütfen dikkat edelim” diye konuştu.

‘BÜYÜKLERİMİZİN AŞI OLMASI GEREK’

Aşılamada istenilen muvaffakiyetin elde edilmesinin değerine değinen Prof. Dr. Kara, “Şu anda aşıyı sunduğumuz halde kimi büyüklerimizin aşı olmada tereddüt yaşadıklarını ve biraz utangaç olabildiklerini görüyoruz. Hem kendileri için hem çocuklarımız için onların aşı olmaları gerekiyor. Bazen yalnızca bireyi korumak için değil toplumu ve toplumda çocuklarımızı korumak için aşı olmaları gerekiyor. Kurallara uyup da biz bilhassa yaz aylarının avantajını da sağlayıp iyice sayılarımızı aşağı gerçek çekebilirsek okulların mümkün olduğu en yaygın halde açık olması için elimizden geleni yapıyor oluruz” dedi.