Bakan Selçuk, TV100’de canlı yayınlanan “Nokta” programında Okan Bayülgen’in sorularını yanıtladı.

Selçuk, 2,5 yıllık misyonunda iki öğretim yılının salgın nedeniyle dışarıda kaldığını, bu süreçte yapılması gerekenleri gerçekleştirmeye çalıştıklarını söz ederek, şu andaki yaptıklarının gelecekteki vizyon için kıymetli bir altyapı oluşturduğunu söyledi.

Bayülgen’in Z neslinin en çok tanıdığı bakan olduğunu belirterek, “Her yaştan çocuk Ulusal Eğitim Bakanı’nı merak ediyor. Onların kahramanı mısınız?” sorusu üzerine Selçuk, Z jenerasyonunun yaşlarının gereği olan birtakım davranışlar gösterdiğini, kendilerinin de onlardan bunu beklediğini anlattı.

Selçuk, “Biz onlarla birlikte bir grubuz. Onların kahramanı olmak ya da bakanı olmak vesaire. Bunlar benim için ikinci planda. Ben onların öğretmeniyim. Öğretmen olarak kimi vakit çok güzellerine girecek şeyleri söylerim, yaparım lakin kimi vakit da bazen güzellerine gitmeyecek şeyleri de sorumluluğum gereği söylerim. Bizim ana sorumuz çocuklarımızın nasıl bir gelecek beklediği. Bugünkü sorunlar geçer. Bir çıkış var. Bunun yolu bulunacaktır. Hiç kimse umudunu kesmesin.” sözlerini kullandı.

Bakan Selçuk, 8. ve 12. sınıfların yüz yüze eğitime devam etmesi ve yapılacak imtihanlara ait soru üzerine, Bilim Heyeti’nin bilgilerine, istatistiklere nazaran hareket ettiklerini kaydetti.

Okulun, toplumsal bağlar kurma, arkadaşlarla vakit geçirme ve cümbüş kimliğinin salgın öncesine kadar pek anlaşılmadığını vurgulayan Selçuk, şöyle devam etti:

“Bilim insanlarıyla görüştüğümüzde ‘İstatistikler okulların kapalı olmasını gerektiriyor.’ dediğinde biz kapatıyoruz. ‘Artık şu noktada iyi, açılabilir.’ dediğinde de açıyoruz. Şayet ben hiç açmazsam, tırnak içinde söylüyorum, salıverirsem, çocukların davranış kalıpları, davranış örüntüleri ve çalışma alışkanlıkları, bunların hepsinde dejenerasyon oluşacak. Çocuğun bir devirde 3 imtihanı, projesi, ödevi var. Bunların hepsini boş verin, liselilere yalnızca bir imtihan olsun diyoruz.”

Ulusal Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, lise müfredatının öğretimdeki ehemmiyetine değinerek, bunun 5-6 sene sürecek bir döngü olduğunu söyledi.

Türkiye’nin eğitim sisteminin önemli ziyan görmesiyle ilgili bir durumun kelam konusu olduğunu belirten Selçuk, şöyle konuştu:

“Ben ‘Her şeyi boş verin.’ diyerek güzel görülmekten yana mı olmalıyım? Salgın var, harika bir durum var, bir, iki, üç imtihan değil, bir imtihan olsun bakış açısındayım. Büsbütün boş verdiğimizde, canlı dersler kapandığında ya da imtihanlar olmadığında çocukların yüzde 90 civarı her şeyi bırakıyor. Çocuğun şayet ortam zorlamasa yahut kaideler yönlendirmese çalışıp çalışmadığını nasıl tahayyül edersiniz. Ekseriyetle mecburi ortam olursa, ödev beklentisi, imtihan beklentisi olursa hazırlanma mümkünlüğü yükselir. Şayet hiçbir şey olmazsa, hiçbir şey olmaz.”

“Gerileme ve kayıp kelam konusu olacağı için köy okullarını açık tuttuk”

Selçuk, köy okullarının uzun mühlet açık tutulduğunu, ilkokulları beş gün açtıklarını lisana getirerek, imtihan kümelerinde ruhsal gerilim gördükleri için 8 ve 12. sınıfları, akademik gerilim oluşan, gerileme ve kaybın kelam konusu olduğu için de köy okullarını ve ilkokulları açık tutmaya çalıştıklarını anlattı.

Okulların daima denetim edildiği için salgın açısından daha inançlı olduğunu belirten Selçuk, salgın periyodunda çocuklara yönelik yapılan çalışmaları anlattı.

Selçuk, çocukların ruhsal yapılarının iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yaptıklarını, psikososyal müşavere sınırının kurulduğunu, ruhsal danışmanların anne yahut çocuklar aradığında 24 saat hizmet verdiğini aktardı.