Türkiye’nin kanayan yarası “kadına yönelik şiddet” bir türlü son bulmuyor ve şiddet her geçen gün artıyor. Geçen yıl 300 bayanın şiddet nedeniyle ömrünü yitirdiği Türkiye’de bu yıl 65 günde 68 bayan erkekler tarafından katledildi.Binlerce bayan da şiddete maruz kaldı. En son Samsun’da evvelki gün yaşanan vahşet tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdı. İbrahim Zarap isimli erkek, 5 yaşındaki kızlarının gözü önünde sokak ortasında eski eşi E.M.’ye öldüresiye şiddet uyguladı. Küçük kızın annesin başında “Anne” diye bağırıp ağladığı manzaralar toplumsal medyada infial uyandırdı. Öldüresiye şiddet gören bayan hastaneye kaldırılırken, İbrahim Zarap tutuklandı. Muhafaza kararın yeni bittiği E.M.’nin, ayrıldığı eşinden gördüğü şiddet ve tehditle ile ilgili çok sayıda kabahat duyurusunda bulunduğu ortaya çıktı. Yaşanan olaydan sonra E.M. ile 5 yaşındaki çocuğu muhafaza altına alındı.

‘Hep tutuklu kalsın’

E.M., daha evvel eski eşinden şikâyetçi olduğunu söyleyerek., “Zaten boşanmıştık. Dışarı çıkmasını asla istemiyorum. Daima tutuklu kalsın” dedi. E.M.’nin kız kardeşi Rümeysa M., şunları dedi:

“Benim ablam dün gece mevtten döndü. Nedeni ne mi, tekraren şikâyette bulunmasına karşın yargının bir şey yapmaması. Tekraren şikâyetçi oldu, uzaklaştırma kararı aldı ancak eski eşi hakkında bir şey yapılmadı. 5 yaşındaki yeğenim şahit olduklarını nasıl unutacak. Yaşananların tek sorumlusu İbrahim Zarap değil. Onca şikâyete karşın İbrahim Zarap’a ceza vermeyen yargı da yaşananlardan İbrahim Zarap kadar sorumlu.” 

Hiç bir şey yapmıyoruz

Son üç yıldır bayanların şikâyet ettikleri erkekler tarafından öldürüldüğüne dikkat çeken Bayan Dernekleri Federasyonu Lideri Canan Güllü ise şiddeti önlemek için bir şey yapılmadığını söyledi:

“Hepimiz öldürüldükten sonra bir şeyler söylüyoruz. Bu cinayetleri ya da şiddeti önlemek için bir şey yapmıyoruz. Halbuki, bizim elimizde yasa var ve yasa diyor ki; bayan şiddete uğradığında gelecek düzenekler nelerdir öğret bayana. 9 sefer şikâyet eden bu bayana, ne yapılacağı konusundaki bilgileri yargı ve kolluk bilmiyor. Yargı İstanbul Sözleşmesi’ne gözlerini kapatmış durumda, kolluk İstanbul Sözleşmesi’nin uygulama idarelerini bilmiyor. Sorgulamamız gereken asıl şey tekraren şikâyete karşın neden bu savcılar harekete geçmedi. Bunları sorgulamak bu ülkeye düşman olmak değildir. Bunları sorgulamak bu ülkenin bayanlarına hayat hakkını sağlamaktır. Bu da bu ülkenin misyondur. Bayanlar öldükten sonra ardında ‘Ah, vah’ etmeyelim, gerekeni yapalım. Bayanlar şikâyet için kolluğa başvurduğunda her ayrıntıyı göz alarak hareket edelim. Bir polis memuru dönüp demesin, ‘Sığınaktaki bayanın adresini şurası’ ya da bir hakim dönüp demesin, ‘Bu bayanı sığınana gönderemem ailesinin nizamı bozulur.’ Bu fikir yapısından vazgeçelim. Bu bayanın yaşadıkların en büyük sebebi de yargı ve kolluk ihmali.”

‘Önlem alın’

Avukat Süreyya Kardelen Yarli da bayana yönelik şiddet bitmemesinin nedeni şu sözlerle açıkladı: “İstanbul Sözleşmesi’nin gerçek ve eksiksiz uygulanmıyor. 6284’un uygulanmasında ve muhafaza kararı verilmesinde pandeminin başından yargıçlar utangaç ve ürkek davranıyor. Bilhassa faillerin konuttan uzaklaştırılması konusunda yargıçlar 6284’ü uygulamıyor. Zorlama mahpus cezalarının bayanlar kanıt sunsa bile verilmemesi, haksız tahrik indirimlerinin ve iyi hal indirimlerinin hâlâ pervasız bir halde mahkemelerde uygulanması da şiddetin bitmesinin önündeki manilerin başında geliyor. İsimli denetimin ölçüsüz kaldığı bilindiği halde, isimli denetim verilmesi ve tutuklama verilmemesi de şiddetin önünü açıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin kara bir propaganda ile tartışmaya açılması, bayanların yaptığı müracaatların sonuçsuz kalması, yargıçların savcıların ve polislerin bu bahiste hala duyarsız olması ve bayanların yaptığı müracaatların cevapsız kalmasından ötürü faillerin bundan yürek alması bu olayın yaşanmasına neden oluyor. Bu olayda bayan tekraren kere şikâyette bulunmuş ve sonuçsuz kalmış. Bu olay göstere göstere ben geliyorum demiş.”

PİŞKİN SAVUNMA

Zanlı İbrahim Zarap’ın polisteki sözünde olaydan sonra etraftakilerin kendisini darp ettiğini söyleyerek, “Eğer kimlikleri tespit edilebilirse hepsinden şikâyetçi olacağım” dediği belirtildi.

O da 23 sefer şikâyetçi olmuştu

E.M.’nin yaptığı şikâyetlerinin sonuçsuz kalması, 2019 yılında eski eşi tarafından katledilen Ayşe Tuba Arslan’ı akıllara getirdi. Ayşe Tuba Arslan’ın eşinden gördüğü şiddete karşı 23 defa kabahat duyurusunda bulunduğu ortaya çıkmış, 10 kabahat duyurusundan 5’i “delil yetersizliği gerekçesiyle” takipsizlikle sonuçlanmıştı. Saldırgan, yasanın gerektirdiği zorlayıcı mahpus cezasına 1 gün bile çarptırılmamıştı. Arslan’ın Eskişehir Aile Mahkemesi’ne yaptığı son müracaatta ise dilekçesinde “Bu şahıstan vefat tehdidi alıyorum. Benim vefatım gerçekleşince mi bana yardım edeceksiniz” dediği belirtilmişti.

SİYASİLERDEN REAKSİYON

Yaptığı yanına kâr kalmayacak

Samsun’da yaşanan erkek şiddetine siyasilerden de büyük reaksiyon geldi. TBMM Lideri Mustafa Şentop “Hukuk elbette gereğini yapacaktır. Bayana karşı şiddet konusunda çok daha fazla hassasiyete muhtaçlığımız var” derken, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de “Hukuk gereğini yapacak, failin yaptığı yanına kâr kalmayacak” tabirlerini kullandı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise “Kadına yönelik her türlü şiddeti lanetliyoruz. Bu hareketi gerçekleştiren şahsın en yüksek cezayı alması hepimizin temennisidir” değerlendirmesinde bulundu. Davaya müdahil olacaklarını belirten Aile, Çalışma ve Toplumsal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Görüntüler hepimizi derinden sarstı. Biz bu caninin en ağır cezayı alması için de bütün tüzel süreçlerin takipçisi olacağız” dedi. MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli de bayan cinayetleri ve bayana şiddeti, bütün kalbi ve hissiyatıyla lanetlediğini kaydederek, “Bu caniye zalimliğinin hesabı sonuna kadar sorulmalıdır” tabirlerini kullandı. -ANKARA Milliyet