Şahin, Cumhurbaşkanlığı Bağlantı Başkanlığının dayanaklarıyla Anadolu Yayıncılar Derneğince, Dolmabahçe Çalışma Ofisinde düzenlenen Dijital Dünya Çalıştayı’nın açılışında konuştu.

Türkiye’de lisanslı yayın yapan 1289 özel radyo ve televizyon kanalı olduğunu söz eden Şahin, yayıncılık alanının karasaldan dijitale yanlışsız süratlice geçiş yaptığını, klâsik yayıncıların bu gelişmelere uyarak dijitalleşme yolunda süratlice adımlar attıklarını söyledi.

Şahin, cep telefonları ve tabletlerle dijital medyanın takibinin her yerde ve her an yapılabildiğini lisana getirerek, artık dijital uzantısı olmayan klasik yayın organının kalmadığını, basılı gazetelerle başlayan haberciliğin taşınabilir aygıtlar aracılığıyla herkese ulaştığını, halk gazeteciliği ya da vatandaş gazeteciliği kavramlarının akıllı aygıtlarla gelişerek medyayı güçlendirdiğini kaydetti.

Şahin, lokal yayıncılık alanının aktif ve verimli bir halde gücünü hissettirdiğini lisana getirerek, “Karasal ortamda 151 lokal televizyon, 786 radyo yayın yapıyor. Türkiye’de birçok Avrupa ülkesinden daha fazla lokal medyada faaliyet gösteren radyo ve televizyon bulunmaktadır. Bu da bizi şad etmektedir. Lokal radyo ve televizyonlarımız geniş yelpazede izleyici ve dinleyiciyle buluşuyor, irtibat teknolojilerinin gelişimiyle de her yerde her vakit çok kısa müddette de kendi alanıyla ilgili bilgi transferini rahatça yapabilmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.

“DİJİTAL PLATFORM YAYINCILIĞINDA ÇOCUKLARIN KORUNMASI İÇİN TEDBİRLER ALIYORUZ”

Son yaptıkları kamuoyu araştırmasından kimi bilgileri paylaşan RTÜK Lideri Ebubekir Şahin, şunları tabir etti:

“Kamuoyu araştırmamıza nazaran, Türkiye’de dijital yayın platformlarını kullananlar yüzde 25’lere çıktı. 18-24 yaş aralığındaki gençlerimiz yüzde 43 oranında dijital yayıncılık platformlarını takip etmektedir. Bu yaş kümesindeki öğrencilerin dijital yayını izleme oranı ise yüzde 52’dir. Dijital yayın mecralarına bağlanma yüzde 63 oranıyla en çok akıllı telefonlarla sağlanmaktadır. Dijital yayınlar günde en az 2 saat izlenirken yüzde 60 oranıyla en çok dizi sinemalarının takip edildiği görülmektedir. Seç izle platformlarından izlenenlerin birinci 10’da yer alanların dizi olduğu ve bunların içerisinde de 4 yerli üretimin izlendiği görülmektedir. Bu bilgiler bizi bir taraftan sevindirirken bir taraftan da düşündürmektedir. Gördüğümüz kadarıyla bu yaş kümesindeki gençlerimiz, bilhassa gelişim çağındaki çocuklarımızın bu türlü bir alanda çok süratli bir formda var olmaları ve takip etmeleri bizlerin omuzlarına büyük yük yüklemektedir.”

Araştırmaya katılanların yüzde 42’sinin dijital platform yayıncılığında çocukların uygunsuz içeriklerden korunması için gerekli tedbirlerin alınmadığını düşündüğünü anlatan Şahin, tedbirler alındığını, kanunların ve yönetmeliklerin çıkarıldığını ve uygulanmaya devam edildiğini söyledi.

Şahin, “Fakat algı olarak bu alanların denetlenmediği yahut bu alanlarda boşluk olduğu biçiminde bir yaygın kanaat oluşmakta. Bunların giderilmesi için de ilerleyen süreçte çalışmalarımıza devam edeceğiz.” dedi.

Pandemi sürecinde televizyon ve radyo dinleme alışkanlıklarının arttığını lisana getiren Şahin, bununla birlikte dijital mecraların takibinin de artarak devam ettiğini söyledi.

Şahin, internet üzerinden yapılan dijital isteğe bağlı platformların Türkiye’de aldıkları lisansla inançla izleyici ve dinleyicilerle buluştuğunu, artık rastgele bir çekincede bulunmadan kendi alanlarıyla ilgili rahat yayın yapabildiklerini kaydetti.

Bu alandaki platformların bugün mali ve hukuksal sorumluluklarıyla yayınlarını sürdürdüğünü lisana getiren Şahin, bu alanın düzenlenmesi ve denetlenmesi misyonunun de RTÜK’e verildiğini anlattı.

Bu misyonu aldıktan itibaren süratlice yönetmeliği çıkardıklarını belirten Şahin, bugün Türkiye’de 46 memleketler arası ve yerli kuruluşa bu manada lisans verdiklerini, mevcut 903 medya hizmet sağlayıcı kuruluşa da öbür ortamlardaki yayın lisansları ve haklarına istinaden internet ortamında yayın müsaadesi verildiğini aktardı.

Türkiye’deki mevzuat çalışmalarının süratli bir halde tamamlandığını ve bu gelişmelerin birçok Avrupa ülkesi ve Amerika’daki kimi çalışmalara kaynak teşkil ettiğini vurgulayan Şahin, şöyle konuştu:

“Türkiye’deki büyük memleketler arası yayıncılık kuruluşlarının yapmış olduğu faaliyetler sebebiyle çıkan kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde Türkiye’den çekileceği, Türkiye’de artık faaliyet göstermeyeceği halinde, bunu bilhassa belirtiyorum toplumsal medyada ne duruma geldik görelim diye, bu çeşit palavra yanlış bilgiler olmasına karşın, gördüğünüz üzere bugün Türkiye’de yeni yapılan düzenlemelerle birlikte nitekim çok geniş yetkilerle birlikte milletlerarası kuruluşlar faaliyetlerini devam ettirmektedir. Yalnızca memleketler arası kuruluşlara değil, lokal aktörlere de çok önemli dayanaklarımız bulunmakta. Onlarla işbirliği halinde bu vazifemizi yerine getirmekteyiz. Olağan ki ulusal güvenliğimizle ulusal ve manevi kıymetlerimizin korunması, ayrıyeten çocuk ve gençlerimiz başta olmak üzere vatandaşlarımızı ziyanlı yayın içeriklerinden korunması ismine yürüttüğümüz çalışmalarımız devam ediyor.”

Ebubekir Şahin, 2018 yılında Avrupa Birliği Görsel İşitsel Medya Hizmetleri Direktifliğinin yenilendiğini, Türkiye’nin bu direktifliğe birinci ahenk sağlayan ülke olduğunu da vurguladı.

Türkiye’nin yayıncılık alanında farkını ortaya koyarak birçok batılı ülkenin öncesinde bu yükümlülüklerini yerine getirdiğinin altını çizen Şahin, Avusturya, Danimarka, İsveç, Hollanda, Litvanya, Letonya, Lüksemburg, Portekiz üzere ülkelerin lakin 2021 Ocak ayında bu mevzuata ahenk sağlayabildiklerini bildirdi.

Bunun da Türkiye’nin bu alandaki gelişmeleri ne kadar yakından takip ettiğini gösterdiğini belirten Şahin, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Dijital alan yeni güvenlik problemlerini da beraberinde getirmiştir. Ucu bucağı bilinmeyen, lakin özgürlüklerin sınırsız olmaması gereken internet yayıncılık alanında ve toplumsal ağlarda, kişi hak ve hürriyetlerinin basitçe ihlal edilebiliyor olması, önemli manada düşünülmesi gereken bir mevzudur. Sanal tehdit hiç olmadığı kadar hayatımıza girmiş durumdadır. siber güvenlik konusu farklı bir kol haline gelmiştir. Üst Şuramız bilhassa çocuklarımızın ve gençlerimizin muhafazası ismine bu alanda faaliyetlerini, kendi alanına düşen vazifelerini yerine getirmiştir ve getirmeye de devam edecektir.”

“14-18 YAŞ ORTASINDA TOPLUMSAL MEDYA KULLANIM ORANI YÜZDE 97”

RTÜK Lideri Şahin, sanal alemin hayatın bir modülü olmasıyla birlikte çocukların yeni medya kullanım alışkanlıkları ve siber zorbalık konusunda bir araştırma yapıldığını da anlatarak, şunları kaydetti:

“14 yaş ile 18 yaş ortasında çocuklarımızın toplumsal medya kullanma oranı yüzde 97. Bu çok büyük bir sayıdır. Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından biri de öğrencilerimizin tekrar yüzde 56’sının internete bağlandığında tek başına olduğu ve çevrim içiyken hoşlanmadıkları kişi yahut içerikle karşılaştıklarında yüzde 44 oranında yalnız olduğu istikametinde data var elimizde. Tıpkı vakitte her dört öğrenciden biri internette hoşlanmadığı içerikle karşılaştığında bu durumu hiç kimseyle paylaşamamaktadır. Öğrencilerin internette en fazla rahatsız oldukları hususun siber zorbalık olduğu, yaptığımız araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Araştırmaya katılan öğrenciler uygunsuz internet reklamlarından ve palavra, temelsiz haberlerden ziyadesiyle rahatsız olduklarını belirtmiştir. Gençler ortasında yeni medya kullanımının artması, bu alanda şuurlu bir medya tüketicisi olmalarını da gerektirmektedir. Bunun için medya okuryazarlığını ve dijital okuryazarlığı önemsiyoruz. Ulusal Eğitim müfredatında yer alan medya okuryazarlığı dersini dijital çağın gerçeklerine uygun hale getirerek yine güncelledik. RTÜK olarak çocuklarımızın şuurlu medya tüketimiyle ilgili yalnızca çocuklarımızın medya okur yazarlığına tabi tutulmasının kâfi olmadığını düşünmekteyiz. Ailelerin de şuurlu medya tüketicisi olmaları manasında önemli çalışmalar yürütmekteyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın söz ettikleri üzere dijital diktatörlüğe ve siber zorbalığa karşı her türlü hukuksal çaba kararlılıkla sürdürülecektir. Nasıl ülkemiz sonlarımız içinde teröre ve terör faaliyetine müsaade vermiyorsak, dijital ve sanal dünyada da terör propagandasına, terörün yer kazanmasına müsaade etmemiz mümkün değildir. İnsanların tacize uğradığı, dolandırıldığı, onurlarının kırıldığı, linç edildiği, her türlü haklarının çiğnendiği bir dünyaya teslim olmamız asla düşünülemez. Toplumsal medya alanı sınırsız bir alan değildir. Hudutları belirli olan gerçek hayatta da karşılığı olan hatalarla cezalandırılması gereken bir alan olduğunu tekrar belirtmek isterim.”

Şahin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı bağlantı Bakanı Fahrettin Altun başta olmak üzere, faaliyetlerine dayanak veren herkese teşekkürlerini sundu.

“DİJİTAL MEDYA KONUSU ÇOK ÖNEMLİ”

Anadolu Yayıncılar Derneği Lideri Sinan Burhan da çalıştayın gerçekleşmesi için verdiği takviyelerden ötürü Fahnettin Altun’a teşekkür ederek kelamlarına başladı.

Burhan, dijital medya konusunun çok kıymetli olduğuna işaret ederek, çalıştaya ait şu bilgileri verdi:

“Nasıl bu türlü bir çalıştay gerçekleşti? Öncelikle serzenişlerden başladı. ‘Korsan, kaçak yayınlar var. Biz mahallî medya mensupları vergimizi ödüyoruz, RTÜK tarafından denetleniyoruz fakat birtakım yeni televizyonlar çıktı, Facebook’tan, Twitter’dan yayınlar var. Bu yayınlar denetlenmiyor.’ üzere serzenişler oldu. Birinci ıstırap reklam boyutu. İkincisi hukuksal mevzuattan kaynaklanan eksiklikler var. Klasik medya, televizyonlar, gazeteler rastgele bir eza ortaya çıksa ya RTÜK tarafından denetlenir ya da mahkemeler var. Burada yapılan rastgele bir haber insanların hayatlarını olumsuz etkileyebilir. Kontrolde de kahır vardı, bu tarafta şikayetler vardı. Bunları da dikkate almak gerekiyordu. Tekrar klâsik medya, gazeteler, televizyonlar tiraj kaybediyor mu, izlenme oranlarında, reklamlarında azalma var mı üzere bir ekip telaşlar vardı. Sahiden bu da bir gerçeklik. Bunların da ele alınması gerekiyordu.”

Bu alanın çok geniş ve büyük bir alan olduğunu lisana getiren Burhan, “Bu hususlarla ilgili hususun uzmanları burada. Biz mahallî medya olarak ulusal, yerli, bu ülkeye bağlı, Cumhuriyet, ezan, bayrak, demokrasi diyen bir kuruluşuz. Ülkenin kıymetlerinin yanındayız. 20 yıldır sivil toplum çalışması yapıyoruz.” diyerek, kelamlarını tamamladı.