İranlı saadet zinciri çetesine yönelik dava İstanbul 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya 1’i tutuklu 16 sanık ile avukatları ve müştekiler ile avukatları katıldı. 2 tutuklu sanık ise Ses ve Manzaralı Bilişim Sistemleri (SEGBİS) ile iştirak sağladı. Yapılan duruşmada şahit sözleri de dinlendi. Örgüt önderi olduğu argüman edilen Seyed Jafar Jafari ise firari durumda.

‘KİMSEYİ DOLANDIRMADIM’

Çetenin Türk üyesi olduğu tez edilen Çetin Salman savunmasında, “Seyed Mohammed Jafari”yi (Çete başkanı olduğu öne sürülen Seyed Jafar Jafari’nin babası) tanırdım. Onun ricası üzerine onların Türkiye’de yapacakları ticarete yardımcı olmak için The Key International isimli şirkete süreksiz olarak yetkili oldum. Mali müşavirim bana bunu tavsiye etti. Bilahare de bu yöneticilikten ayrılacaktım. Bu şirket otellerde yapılan tertip işlerini düzenler. Fiyatı karşılığında tekrar hayat koçu olduğunu söyleyen Jafar Jafari’nin talepleri üzerine değişik tertipleri şirket olarak gerçekleştirdik. Lakin biz yalnızca otel ayarlanması, gelen konukların ağırlanması üzere süreçlere yardımcı olduk. Bu toplantıları düzenleyen Jafar ve onun elemanlarıdır. Ben bu toplantıların içeriği hakkında bilgi sahibi değilim. Müştekileri tanımam. Müştekilerden alınan paralarla ilgili rastgele bir bilgim yoktur. Ben yalnızca yaptığımız tertibin paralarını aldım. Bu hususta yapılan kontratta evrak içinde mevcuttur. Benim yaptığım süreç ticari bir faaliyettir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Hiçbir örgüte üye değilim. Hiçbir örgütün yöneticisi de değilim. Kimseyi dolandırmadım. Bu türlü bir niyetimde yoktur. Benim Hacı Ali isimli bir lakabım yoktur. Ben Mustafa Adalı’dan rastgele bir formda 45 bin dolar para teslim almadım” dedi

‘BÜTÜN SAVLAR DÜZMECEDİR’

Sanık Javad Jafarı savunmasında, “Çetin Salman babam Seyid Mohammed Jafarı’nin arkadaşıdır. Seyed Jafar Jafari ve Seyed Ehsan Jafari kardeşimdir. Bunların dışındaki sanıkları ve müştekileri tanımam. Babamın tanıdığı olan Hacı Salman olarak bildiğim Çetin Salman aracılığıyla Avukat Okan Arsan ile tanıştık. Bir kaç defa gidip geldikten sonra avukatlar Fatih Avşar ve Nizam Gövce’ye vekalet verdik. Okan bize kendisinin baş avukat olduğunu, kendisinin vekalet almadığını söylemişti. Sonradan Okan isimli şahsın avukat olmadığını öğrendik. Yapılan müracaat sonucu vatandaşlık hakkını aldıktan sonra Okan beni ofise çağırdı. Bana hakkımızda bir soruşturma olduğunu, 600 bin TL verirsem konunu kapanacağını, savcıyı tanıdığını söyledi. Lakin ben kabul etmedim. Bundan bir kaç gün sonra polisler geldiler. Bizi karakola götürdüler. Asayişte Okan ve yanında avukat Nizam’da vardı. Yeniden tanımadığım bir avukatta vardı. Okan bana 400 bin dolar kefalet verirsek savcıyla konuşacağını ve özgür kalacağımızı söyledi. Ben de güvenerek kendisine bir tanıdık aracılığıyla 400 bin dolar para ödedim. Sonra biz hür kaldık. Daha sonra müştekilerin avukatının Nizam olduğunu öğrendim. Bundan şüphelendim. Kardeşim Jafar’a durumu anlattım. Jafarda bana Sorena, Okan ve Nizam’ın birlikte hareket ettiklerini söz etti. Ben iddianamede belirtilen biçimde tertiplere katılmadım. Rastgele bir bireyden para almadım. Para vermedim. Hiçbir örgüt üyesi değilim. Bütün tezler ve kanıtlar düzmecedir. Tüm cürümlerden beraatime karar verilmesini talep ederim” dedi.

‘SÖZ KONUSU SAYILAR BÜYÜK SAYILARDIR SUÇLAMALAR ASILSIZDIR’

Tutuklu sanık Nefes Yegane savunmasında, “Ben suçlamaları kabul etmiyorum, hatasızım, rastgele bir örgüt üyesi değilim. Eşim Mahdi ve kız kardeşimin söylediği üzere kelam konusu olaylar gerçekleşmiştir. Onların savunmalarına katılıyorum. Ben kimseden para almadım, kimseyi iddianamede belirtilen biçimde bir organize katılmalarını sağlamadım. Kelam konusu belirtilen sayılar büyük sayılardır. Suçlamalar asılsızdır. Daha evvel yapmış olduğum savunmalarda geçerlidir. Rastgele bir örgüt üyesi değilim” dedi.

‘KURULAN ŞİRKETLERDEN VE SÜREÇLERDEN HABERDAR DEĞİLİM’

Sanık Seyed Mohammad Jafari savunmasında, “Ben suçlamaları mutlaka kabul etmiyorum, hiç kimseden para almadım, iddianamede belirtilen şirketlerle ilgili bir bilgim yoktur. Hiçbir seminere katılmadım. Hiçbir müşteki ile üye yapma ya da para isteme konusunda rastgele bir temasım olmadı. Neden sanık olarak yargılandığımı da anlamadım. Ben Türkiye’ye geldiğimde önemli rahatsızlıklarım vardı. Çetin Salman benimle ilgilendi. Tedavi olmamı sağladı. Oğlum Jafar Jafari Çetin’in telefonunu benden istemişti. Bende kendisine vermiştim. Kendisi kimi hususlarda Çetin’e danışacaktı. Fakat kurulan şirketlerden, yapılan süreçlerden haberdar değilim, beraatime karar verilmesini talep ederim” tabirlerini kullandı.

ŞAHİT SÖZÜ ALINDI

Şahit Ferdi Yılmaz verdiği beyanda, “Ben Mohammed Mahdi Raoufi ve Nefes Yegane isimli şahısların sürücülüğünü 2018 yılının Ağustos ayından itibaren yapmaya başladım, 2019 yılının Kasım ayında işten ayrıldım. Ben çalıştığım devir içinde bu bireylerin değişik toplantılar yaptıklarını gördüm, lakin ne iş yaptıklarını birinci başta anlamadım. Sonradan müştekiler ortaya çıkmaya başladı. Ben bir nevi piramid sisteminin olduğunu ve bu nedenle ortaya mağdurlar çıktığını anladım. Sanıklar mağdurlar hakkında bizden para istiyorlar diye şikayetçi olmaya başladılar. Ben kendimde işten çıkmak istediğimde Mahdi Raoufi beni tehdit etti. Zira ben bir çok şeyi biliyordum. Ben husus hakkında bildiğim tüm konuları evvelki beyanlarımda motamot tabir etmiştim ve whatsapp ses kayıtlarını da ibraz ettim. Evvelki beyanlarıma ekleyecek ayrıca bir konu yoktur, sanıklar bana çalıştığım müddet içinde 3-4 kişinin bilgilerini atıp bu bireyleri bulmamı istedi, ben daima bu talepleri geçiştirdim, en son Muhammed Mahdi bana Davut isimli bir şahsın iki tane kızının ismini verip, bu kızlar aracılığıyla Davud Esfaniye ulaşmak istediğini, bu bireyde 300 bin dolar eteryum olduğunu, bunu polisten evvel kendisinin bulmak istediğini söyledi, ben bu talebide yerine getirmedim, uygun görmediğim içinde bu işte çalışmayı bıraktım, benimle alakalı hırsızlık yaptığım savıyla hasımlık oluşturmaya çalıştılar” dedi

‘TOPLAM 460 BİN DOLAR PARA ÖDEDİM’

Müşteki Davood Esfahanı beyanında, “Ben kelam konusu şirket yetkilileriyle Malezya’da iken tanışmıştım. Ben şirket yetkilisi Mahdi Raoufi’yi tanırdım. Malezya’da kendilerine 260 bin dolar para ödedim. Toplam 18 bin dolar geri ödeme aldım. Türkiye’de bu sefer parayı Mahdi ve Nefes’e elden 200 bin dolar para ödedim. Yani ben toplamda bu bireylere 460 bin dolar para ödemiş oldum. Türkiye’de ödediğim para 200 bin dolardır. Ben bu otellerde yapılan toplantılara da katıldım. Bütün sanıkları o toplantılarda gördüm. Ben İran’da yatırdığım paraları Alireza isimli şahsın hesabına yatırdım. Ben Mahdi ve Nefes’e para verdiğimi beni parayı geri vereceklerini söyledikleri için evvelki sözümde belirtmedim. Ben televizyon programına da çıktım. Verdiğim 460 bin doları yuvarlayarak 500 bin dolar olarak söyledim. Eşimde benzeri bir para ödemişti, o da müştekidir, eşimde sanıklardan şikayetçi olmuştur” dedi.

‘500 BİN DOLAR PARA YATIRDIM’

Müşteki Leila Shokravı beyanında, “Ben toplamda bu sisteme 500 bin dolar civarında para yatırdım. Bunun 155 bin dolarını Türkiye’de Nefes ve Mahdi isimli sanıklara elden verdim. Zira İranlılar olarak Türkiye’de banka aracılığıyla süreç yapamıyoruz, başka paraları İran’da Mahnaz ve Alireza Golberg’e verdim. Toplamda 10 bin dolar parayı geri aldım, şikayetim sürmektedir” dedi.

DURUŞMA ERTELENDİ

Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet savcısı, tutuklu sanıklar Çetin Salman, Mohammed Mahdi Raoufi ve Nefes Yegane’nin tutukluluk halinin devamını ve tutuksuz sanıkların hakkındaki isimli denetim kararlarının devamını talep etti.

Tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, savunması alınan sanıkların yurtdışına çıkış yasağı biçimindeki isimli denetim kararının devamına ve haklarında öteki isimli denetim önlemleri varsa onların kaldırılmasına hükmetti.

Sanık Seyedsaeed Esmaelzadeharabi hakkındaki isimli denetim kararlarının kaldırılmasına karar veren heyet, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.

İDDİANAMEDEN

İddianamede, Malezya’da da benzeri cürümlerden haklarında soruşturma yapılınca daima birlikte Türkiye’ye gelen lakin burada şikayetler olması üzerine birçoklarının yurtdışına kaçtığı belirtilmişti.

Örgüt liderliğini sanık Seyed Jafar Jafari’nin yaptığı sanıklar Seyed Javad Jafari, Seyed Mohammad Jafari, Çetin Salman, Seyed Ehsan Jafari, Mohammad Wael Faavakhırı, Nefes Yegane, Fahimeh Yeganehgohar, Mohammad Mahdı Raoufi ve Sajad Yar Ahmad hakkında “Suç Örgütünü Kurmak ve Yönetmek”, “Tacir Sıfatı ile Hareket Eden Bireylerin Yapmış Olduğu Dolandırıcılık” hatalarından 46 müştekiye karşı hareketlerinden ötürü 278 yıldan 926 yıla kadar mahpusları istendi. Öteki 13 sanık için ise “örgüte üyeliği” ve “Tacir Sıfatı ile Hareket Eden Şahısların Yapmış Olduğu Dolandırıcılık” cürümlerinden 13 yıldan 243 yıla kadar değişen mahpus cezaları talep edilmişti.