Büyükçekmece Adliyesi 13. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ve 2’si tutuklu, 4 sanığın yargılandığı davaya tutuklu sanıklar Öner Özsoyer’i, Erdal Hakikat’a ve tutuksuz sanık Ömer E. SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Tutuksuz sanık Bülent B. ve taraf avukatları da duruşma salonunda hazır bulundu.

“YAPTIĞI KUSURLU SÜREÇ ORTAYA ÇIKMASIN DİYE KORTİZON VURDU” 

Lise mezunu olan, hekim olmadığı halde enjekte sürecini yaptığı argüman edilen ve 17 yıla kadar mahpusu talep edilen Erdal Hakikat’a mahkemedeki savunmasında, “Öner Beyefendi elinde çantasıyla daima etrafta dolaşan insanlara botoks yapan bir kişiydi. Ben de kendisine ufak tefek işler yapmak suretiyle yardımcı oluyordum. Biz etraf ilçelere de süreç yapmak için Öner Beyefendi ile birlikte gidiyorduk. Ben Kübra Hanıma rastgele bir süreç yapmadım. Gelen müşteriler işyerinin rastgele bir kaydı olmadığı için Öner Bey’den hekim kimliğini ve öbür evraklarını görmek istiyorlardı, Kübra hanımda geldiğinde kendisine evraklarını sordu. Hekim Öner enjeksiyonu yapmaya girdiğinde odada sırf ikisi vardı. İş yerinin işvereni Bülent Bey’di, yöneticisi ise Öner Bey’di ilaçları da kendisi temin ediyordu. Kullanılan ilaçların içeriği ile ilgili rastgele bir bilgim yoktur” dedi. 

Sulh ceza hakimliğinde verdiği tabirinin sorulması üzerine Sanık Doğruya, “Öner Beyefendi yaptığı kusurlu süreç ortaya çıkmasın diye Kübra Hanıma kortizon vurdu” dedi.

“HASTANEYE GİTMEK İSTEMEYİNCE KORONA OLDUĞUNU SANDIM” 

İddianamede “Bilinçli taksirle mevte sebebiyet verme” ve “Sağlık hizmetleri temel kanununa muhalefet” kabahatlerinden 12 yıla kadar mahpusu istenen pratisyen tabip Öner Özsoyer mahkemedeki savunmasında, “Ben Erdal’ı 2009’dan beri tanırım kendisiyle birlikte çalışırız. 2017 -2019 tarihleri ortası ben cezaevine girdim, cezaevindeyken Erdal Beyefendi bana para yolluyordu. İstanbul’daki yerimizde Erdal Beyefendi ile birlikte süreç yapıyorduk. Doldu, botoks işini çok iyi yaptığı için kendisine ilişkin bir müşteri konsepti vardı. Kübra hanımın birinci sürecini ben yaptım ve kendisi çok keyifli ayrıldı. Olay günü boyun fıtığım olduğu ve rahatsızlandığım için Kübra Hanıma süreci bugün yapamayacağımı yarın yapacağımı fakat, gelmişken denetim sürecini yapabileceğimi söyledim. Erdal Beyefendi kendisinin yapacağını söyledi, odaya Kübra ve Erdal ile birlikte üçümüz girdik benim gayem denetimini gerçekleştirmekti. Telefonum çalınca dışarıya çıktım zira o odada telefon çekmiyor, daha sonra kapı çaldı, Bülent Beyefendi geldi. O sırada bir ‘Ah’ sesi duydum, Kübra’ya sorduğumda canının acıdığını söyledi. Lakin, Erdal’ın dolgu, botoks enjekte ettiğini görmedim lakin elinde enjektör gördüm. Kübra Hanım rahatsızlandı hastaneye götürmeyi teklif ettik fakat, kendisi gitmek istemedi. Ben de bunun üzerine kendisinin korona olduğundan şüphelendim. Tarafımca yapılmış kusurlu bir tıbbi muamele bulunmamaktadır” dedi. 

Müşteki vekilinin sorusu üzerine Sanık Özsoyer, kullanılan hususun damara geldiğinde insanı zehirlemediğini, damarı tıkadığını belirti.

“İĞNEYİ BATIRDIM GİRMEDİ ÇEKTİM BİR DAHA İTELEYİNCE BAĞIRDI”

Tutuksuz sanık Bülent B. mahkemedeki savunmasında Kübra Boyraz rahatsızlandıktan sonra tuzlu ayran ve çikolata verdiklerini kolonya ile ellerini ovduklarını belirterek, “Nezaretteyken Erdal beyefendi, Öner beyefendiye, ‘Sen hekimsin senin başına iş gelmez yırtarsın’ dedi. Otomobilde giderken Erdal Beyefendi hüngür hüngür ağlıyordu. Öner Beyefendi, Erdal Bey’e hitaben ‘inşallah senin yaptığın süreçten değil de korona ya da diğer bir hastalıktan ötürü vefat etmiştir’ halinde konuştu. Erdal Beyefendi de ‘İğneyi batırdım girmedi çektim bir daha iteleyince bağırdı’ dedi. Ben bu ifadeyi kendisinin ağzından 2 defa duydum” diye konuştu.

“BU İŞ YERİNİN KREM SATIŞI YAPTIĞINI SÖYLEYİN” 

Tutuksuz Sanık Ömer E. ise olay sonrası İzmir’e gittiklerini daha sonra tekrar İzmir’den İstanbul’a döndüklerini belirterek, ” İzmir’den İstanbul’a giderken yolda Öner Beyefendi bize nasıl söz vereceğimizi söyledi. Maktule krem satışı yaptığımızı bu iş yerinin krem satışı yapmak emelli olarak açtığımızı söylememizi istedi” diye konuştu. 

Mahkeme heyeti tutuklu sanık Erdal Doğruya ve Öner Özsoyer’in tutukluluk halinin devamına karar verirken eksikliklerin giderilmesi için mahkemeyi erteledi. 

İDDİANAME 

Büyükçekmece Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Kübra Boyraz’ın 9 Temmuz 2020’de kendisini Melih diye tanıştıran kuşkulu Ömer E.’den randevu aldığı, uzmanlık eğitimi ve sertifikası bulunmayan pratisyen tabip Öner Özsoyeri tarafından kalça dolgusu yapıldığı anlatıldı. 19 Eylül’de yine Ömer E.’den randevu alan Kübra Boyraz’ın saat 17.54’te geldiği işyerinden saat 20.20’de bu defa yarı baygın halde çıktığı, burada bacaklarından kucaklanıp gelen araca bindirilerek işyerinde çalışan Kadriye A.’nın kolunda konutuna getirilerek babasına teslim edildiği anlatıldı. Kızının kötüleştiğini gören baba Ekrem Solmazgül tarafından evvel bir devlet hastanesine oradan da özel bir hastaneye kaldırılan Kübra Boyraz’ın, sonraki gün 20 Eylül 2020’de hayatını kaybettiği kaydedildi. Şüpheliler Erdal Hakikat ve Öner Özsoyeri’nin tıbben uygun olmayan dolgu hususunu yanılgılı biçimde Kübra Boyraz’a enjekte etmek suretiyle şuurlu taksir niteliğindeki aksiyonları sonucu vefata sebebiyet verdikleri belirtildi. Şüpheliler tabip Öner Özsoyer ve Erdal Hakikat’ın “Bilinçli taksirle vefata sebebiyet verme” ve “Sağlık hizmetleri temel kanununa muhalefet” kabahatlerinden toplam 5 yıldan 12 yıla kadar mahpusları talep edildi. Kuşkulu Erdal Hakikat’ın ayrıyeten hekim olmadığı halde hasta tedavi etmesinden ötürü da 1219 sayılı husus uyarınca 2 yıldan 5 yıla kadar mahpusla cezalandırılması istendi. Öteki şüpheliler Ömer E. ve Bülent B.’nin ise “Sağlık Hizmetleri Temel Kanuna’na muhalefet” kabahatinden 1 yıldan 3 yıla kadar mahpusu istendi. Ayrıyeten, iddianamede pratisyen doktor Öner Özsoyeri Sıhhat Bakanlığı Teftiş Heyeti raporuna nazaran 2009 yılında tekrar birçok bireye tıbben uygun olmayan unsurları estetik gayeli enjekte etmesi sonucu yaraladığı gerekçesiyle şikayet edildiği bilgisine de yer verildi.