Soylu, BBN Türk TV canlı yayınında gündeme ait açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. 2023 seçimlerine ait bir soru üzerine Soylu, Türk tarihinin en kıymetli gelişmelerinden birinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçmek olduğunu ve Türkiye’nin bu sistemle öteki bir safhaya geçtiğini aktardı.

Soylu, “Ben yıllardan beri araştırmaları takip eden bir şahısım. Elimizde 5 araştırma var, benim takip ettiğim. Bu 5 araştırmada, 20 yıldır CHP’nin puanı kaç? 25’i görsün öpsün başının üzerine koysun. 22-23 bandında. Hatta 2-3 ay evvel 21 bandındaydı. Niçin? Vakit dilimi geldikçe kararsızlar biraz daha kendi cephelerine yanlışsız harekete başladılar. AK Parti de 39- 40 bandında. Bu yarım puan alta düşüyor, üst çıkıyor. Ben son 5-6 ayda 40,5 bandında da gördüm. Bu ortadaki şey çok net. MHP 10,5-11 bandında. İYİ Parti 11-11,5 bandında. 9 gösteren, 19 gösteren araştırmalar var, biraz namuslu olmak lazım.” diye konuştu.

Siyasi partilerin kendi tabanlarını motive etmek için farklı sayıları lisana getireceklerini lakin gerçeklerin olduğunu belirten Soylu, “Muhalefetin kazandığı büyükşehirlerin önümüzdeki seçimlerin sonuçlarını nasıl etkileyeceği” tarafındaki soruya şu cevabı verdi:

“Faydalı mı oldu, onu göreceğiz 2023 seçimlerinde. Merhum Demirel büyükşehirleri kazanmak istemezdi. Bunu duydunuz mu hiç? Birçok maliyeti vardır. 1989’da SHP kazandı, Kılıçdaroğlu siyaseti ne kadar biliyor, bilmiyorum. Tahminen çok yüksek dehası kelam bahsidir. Ancak 89’da SHP kazandı hatırlarsınız, 2 yıl içinde 1991’de 3. parti durumuna düştü. 91’de bir yanılgı daha yaptı, HEP’le bir arada oldu. Bu mükerrerlik size bir şey anlatıyor mu? Yalnızca sabırlı olunması gerekir. Biz İstanbul’u kaybettiğimizde ben üzüldüm, birinci sefer söylüyorum ağladım da. Ağlamamın sebebi şu, İstanbul bizim sevgilimiz. Bu toplumun, coğrafyanın sevgilisi. Merhum annemi aradım, annem de ağlıyordu. İki gün sonra babama geldim, ‘Merak etme dedi, buralar kazanılır 30 yıl bir daha CHP iktidar yüzü göremez.’ dedi.”

Birtakım tarihî gerçeklerin varlığına işaret eden Soylu, şöyle devam etti:

“Bizim yapmamız gereken iş, elbette ki dünya büyük bir ekonomik krizden geçiyor, pandemiyle her şey zirve taklak oldu. Karşı karşıya kaldığımız salgın kolay bir olay değil. Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde sahiden Cumhur İttifakı’nın da burada bir gücü var. Cumhur İttifakı’nın gücünü, MHP’nin gücünü kimse burada farklı yorumlamasın. Yalnızca bir Meclis gücü değil, MHP’nin, Sayın Devlet Bahçeli’nin bilhassa Sayın Cumhurbaşkanı’mızla oluşturduğu Türkiye’nin bir pahalar ittifakı kelam konusu. Bir iktidar ittifakı falan değil bu, bir kıymetler ittifakı. Başka ittifaktan da burayı ayıran budur zati. Bu pahalar ittifakı çerçevesinde Türkiye bu periyodu iyi yönetti, elbette ki zorluklar yaşadık, yaşıyoruz.”

Soylu, ABD’de, Avrupa’da birçok külfetin yaşandığının daima bir arada görüldüğünü belirterek, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Buna karşın Türkiye bu süreci vatandaşına en az maliyetle atlatabilmek için elinden gelen her şeyi, pandeminin bir evvelki devrinde ortaya koyduğu üzere bugün de koymaktadır. Bütün bu tabloyu gördüğümüz vakit, seçmen şuna karar verecek değil mi ‘Ben Tayyip Erdoğan’dan alacağım, Kemal Kılıçdaroğlu, HDP ve İYİ Parti bloğuna Türkiye’yi teslim edeceğim’ diyecek, o denli mi? O gün geldiğinde Türkiye kritik bir kaosun, kritik bir yarığın içerisinde değilse, burada milletin ortaya koyacağı tutum aşikâr ve nettir. Anadolu’da bir köye gidin bir soru sorun ‘Millet bunlara iktidar verir mi?’ diye. Vermez.”

Soylu, Türkiye’nin sıkıntı periyottan geçtiğine işaret ederek, “Türkiye terörle ve pandemiyle uğraş yapıyor. Türkiye, Seyahat olaylarından çıktı. Bunun bedeli CHP’nin 22-23’te kalmasıdır. Niçin 22, 23’te kalıyor? Tam da bunun bedelidir. İtiraz edemedi. 28 Şubat’a itiraz edemedi, Seyahat olaylarına itiraz edemedi. 17-25 Aralık’a itiraz edemedi. Geçen günlerde 15 Temmuz’un bir tiyatro olduğundan vazgeçip, 15 Temmuz’a karşı çaba ettiğini tabir etmiş. Herhalde zihnindeki matematikler yanıldı.” açıklamasını yaptı.

“Bu olağan bir durum değil.”

CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok çelişkili beyanlarının olduğunun tabir edilmesi üzerine Bakan Soylu, şunları söyledi:

“Ben bir sıhhat işareti görmüyorum. Bu olağan bir durum değil. Bir taraftan tezkereye ‘hayır’ diyeceksiniz. Bir taraftan ‘Kandil’i yerle bir edeceğim.’ diyeceksiniz. Kandil’i nasıl yerle bir edeceksiniz? Kandil’in nasıl yerle bir edileceğini biz size gösteririz. Ancak bunun için hudut ötesi harekata gereksinimin var. Bunun için Avaşin Basyan’da olman lazım, bunun için Hakurk’ta olman lazım. Bunun için Suriye ile o sınırı bölmen lazım. Yani oradan birbirine bir lojistik gitmesine… Siz şayet cumhurbaşkanına çıkar bu milletin hassasiyetleri olan bir bahiste Netanyahu benzetmesi yaparsanız, bu milletin hudut uçlarına dokunmak demektir.”

Soylu, herkesin sorumlu olması gerektiğini, siyasetin sorumsuzluk gerektiren bir anlayışın ismi olmadığını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Küme Toplantısı’nda izlettirdiği görüntü, kelamları ve buna Kılıçdaroğlu’nun verdiği karşılığın hatırlatılması üzerine Soylu, “Bir siyasetçi bunu bu türlü algılıyorsa, o siyasetçinin kendi ismine bir sorunu kelam bahsidir. Biz siyaset alanındayız. Yani siyasi değerlendirmeler yapıyoruz. Kendisinin yaptığı siyasi kıymetlendirme oluyor da bizim yaptığımız nasıl bir siyasi kıymetlendirme olmuyor. Bu türlü bir şey olabilir mi? Ben çıkacağım ‘sen bittin’ diyeceğim. Ne yapacağım yani Kemal Kılıçdaroğlu’na sen bittin derken. Ne yapmam bekleniyor? Siyaseten bittin demektir. O işin art cümleleri, o işin muhatap cümleleri var. Bütün bunların bağlamından koparılıp diğer bir değerlendirmeye getirilirse esasen akılla izanla izah edilemeyecek bir problemin toplum karşısında daima kıymetlendirilmesine gerek yoktur. Vatandaşımız onu anlar ariftir.” tabirlerini kullandı.

Terörle çaba

Terörle çabada gelinen son evreye yönelik soruyu da yanıtlayan Süleyman Soylu, Türkiye’nin çok uzun yıllardır terörle gayret ettiğini lisana getirdi.

Bakan Soylu, terörle çabadaki muvaffakiyetin Türkiye’nin her alanda yaptığı atılımlarla hakikat orantılı olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:

“Geçmişi çok iyi analiz eden bu hükümet, Cumhur İttifakı, bu iklimi oluşturmuştur. Bu ilerlemeyi görüyor beşerler, bu ilerlemeyi gördükleri için terörün bir daha ismini duymak istemiyor beşerler. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun bütün kültürünü ortadan kaldıran bir PKK ile karşı karşıya kaldık. Terör örgütünü yönlendiren Batı’dır, sebebi Türkiye’yi birtakım yerlerden kısıtlamak için, bedellerini ortadan kaldırmak için, yozlaştırmak için… Bugün burada bu terörle çabayı ortaya koyan zihniyet, tam da bu türlü bir zihniyettir. Yalnızca terörü, teröristi bitirmiyor, terörizmle o denli bir çaba ediyor ki terörü oluşturan sebeplerin tamamını ortadan kaldırıyor. Bu bir süreç.”

Diyarbakır Anneleri’ne değinen ve o annelerin, iktidara güvendiklerinin altını çizen Bakan Soylu, “Onlar bir şey söylüyorlar, ‘bu adamlar bizi satmayacak’ diyorlar. ‘Çocuklarımızla bizi buluşturacaklar.’ Öteki annelerin de bu acıları çekmelerini engelleyecekler. Tam da bu süreç bunun adımıdır. ” dedi.

Bu nedenle Cumhur İttifakı’nın değerli olduğunu vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

“Tamam, artık gelsin CHP, gelsin HDP, gelsin İYİ Parti. Hani diyorlar ya ‘2023’te şöyle olacak, bu türlü olacak.’ Bir şey söylemek istiyorum, bir günde her şey aksine döner. Orada Doğu ve Güneydoğu’da bir tane siyasi aksiyonu olan CHP’li siyasetçi yok. Orada bir tane siyaset yapabilecek İYİ Partili siyasetçi yok. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni büsbütün HDP’ye bırakıp, HDP diye bir siyasi parti yoktur aslında, PKK diye bir tertip vardır, HDP onun, perdenin önünde görülen, onun kuklalarını oynattığı bir anlayışın kendisidir. Elbette ki bütün bunların içerisinde o bölgeyi büsbütün bırakacaklar, motamot bugün yapıldığı üzere, bir terör örgütünün insafına, geçmişte yapıldığı üzere bunu terk edecekler. Pekala, Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan beşerler bunu kabul ederler mi? Tekrar geriye dönerler mi? Bize şunu söylediler, Ahmet Türk’ler, Pervin Buldan’lar, her kimse işte bunlar, ‘sizin en son el sıkışacağınız bölümdür, ya bunlarla sıkışırsınız, gelecek gençler sizi yok edecek, çok öfkeli geliyorlar.’ dediler. Bu da bir Batı taktiğidir, FETÖ taktiğidir. Nerede o gençler artık? O gençler okuyorlar, spor yapıyorlar, ilim okuyorlar, gelecekleriyle ilgili büyük bir beklenti içerisindeler.”

İmamoğlu’nun Diyarbakır ziyareti

İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu’nun Diyarbakır ziyareti sırasında Diyarbakır Anneleri’ni ziyaret etmemesi de sorulan Soylu, “Diyarbakır Anneleri’ne niçin gitsinler onlar? Onların Diyarbakır Anneleri’yle bir hesabı yok. Onların siyasal hesapları var. Siyasal hesabın içinde ne var? Siyasal hesabın içerisinde canı yanan anne yok, siyasal hesabın içerisinde PKK’lı teröristlerin tabutlarına gidip hürmet duymak var. Bu kadar kolay. Lakin bunu millet görüyor, hesabını da gidip millete verecekler.” cevabını verdi.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun hudut dışı operasyonlarla ilgili kelamlarını eleştiren ve oradakilerin rahat bir yaşama kavuştuklarının altını çizen Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Kemal Kılıçdaroğlu’nun başı bu işe basmaz. CHP’de üç tane sağ duyulu adam olsaydı ortalığı yıkardı. Türk askerini, jandarmasını, özel harekatı, polisini çek bakalım, tabibini, öğretmenini çek bakalım oralardan, oralar nasıl bir tablo haline gelir o. O vakit Hatay’da, Gaziantep’te, Kilis’te, Mardin’de rahat bir halde durabilecek misin? Oradaki beşerler hangi hayatı yaşayacaklar? O denli Ankara’da oturup yıllarca Sivas’ın ötesine geçemeyen… AK Parti hükümetleri vaktinde, Tayyip Erdoğan vaktinde artık geçiyorlar. Hem de geçerken de fitne ortaya koymaya çalışıyorlar. Yoldan geçerken jandarmamızın elini tutuyor, biraz sonra gidiyor Muş Varto’ta birebir biçimde çıkıyor ‘orası Kürdistan’ diye görüntü çektiriyor, o görüntüyü da kamuoyuyla paylaşıyor. Özgür Özel, Sezgin Tanrıkulu hepsi bu türlü. Sahiden yazıktır. Türkiye’ye fitne koyabilmek için, ‘PKK yapamadı aman biz yapalım’ anlayışı, bu kabul edilebilir, yanlışsız bir anlayış değildir.”

Bakan Soylu, Çiftlik Bank davası sanığı Fatih Aydın’ın üzerinde Fenerbahçe forması bulunmasına yönelik soruyu da “Kasıt yok. Yok bu türlü bir şey. Getiriliyor, altında anlaşılan bir Fenerbahçe forması var, üstünde de daha siyahi bir tişört var herhalde. Sonra hekim denetiminden geçiriliyor. Burada polis içeride olmaz. Oraya giriyor, oradan çıkarken alttaki forma herhalde üstünü çıkarmışsa onu da bilmiyorum. Çıktığı anda kapıda alttaki formayla çıkıyor. O forma onun altında esasen. O ortada fotoğraf çekiliyor. Hepsi bu. Otomobile binince de gerekli tertibat alınıyor.” halinde yanıtladı.

Burada rastgele bir kasıt olmadığını yineleyen Soylu, “O eski periyotlarda, FETÖ’nün olduğu devirlerde bunlar olabilir. Fenerbahçe herkesin grubudur. O devirlerde Türkiye’yi kaosa itebilecek, Türkiye’nin hudut uçlarına dokunabilecek her şeyi tetiklediler.” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Yurt içinde kaç PKK’lı var?” sorusuna yönelik ise “Şu an daha kimilerinin DNA’sını tespit edemediklerimiz var, tanıyamadıklarımız var. Toplamda 180’in altıdır.” bilgisini verdi.